top of page
Cau Giay Park in Ha Noi, Vietnam

Yeşil Alan Yönetiminde
Sorunlar ve Çözümler

sorunlar
PARK_001.jpg

Water Balance

Su Dengesi

Saha İçi Farklılıkların Tespiti: Yeşil park alanları, güneşlenme süresi, drenaj kapasitesi, rüzgar akışı ve toprak yapısı gibi faktörler açısından farklı bölgelere sahip olabilir.  Bitki kök derinliğinde, parkların farklı noktalarına stratejik olarak yerleştirilerek, bu bölgesel farklılıkların neden olduğu nem ve sıcaklık değişimlerini gerçek zamanlı olarak belirler. Örneğin, gölgeli alanlar daha az suya ihtiyaç duyarken, güneşe daha fazla maruz kalan veya rüzgarlı alanlar daha hızlı kuruyabilir.

Hedefe Yönelik Sulama: Bu bölgesel veriler sayesinde, tüm sahayı tek tip sulamak yerine, her bölgenin ihtiyacına göre sulama programları oluşturulabilir. Bu, suyun daha verimli kullanılmasını sağlar ve çimin tüm alanlarında homojen bir gelişim ve kalite elde edilmesine yardımcı olur. Sulama sistemleri, bu verilere göre belirli zonlara farklı miktarlarda su verecek şekilde programlanabilir.

toprak_su_dengesi
606ee051df8675ff8d5883c8_Soil Scout Cycle Base & Echo_edited.png
park_yesil_alan_yönetimi

Soil Scout Teknolojisi; Sulama, Otomasyon Sistemlerine Entegre Edilebilir.

Park ve Bahçe Bakımında Genel Sorunlar ve Çözümleri

​Şehirlerimizdeki park ve yeşil alanlar, belediyelerin park ve bahçeler müdürlüklerinin sorumluluğunda. Ancak bu alanların bakımında, özellikle sulamada, veri odaklı olmayan, tahmini veya standart yöntemler kullanmak, hem belediyeler için ağır maliyetlere yol açıyor hem de sürdürülebilirlik ve şehir sakinlerinin yaşam kalitesi açısından ciddi sorunları beraberinde getiriyor.

Mevcut Sorunlar: Maliyetler, Altyapı ve Sürdürülebilirlik
Günümüzde birçok belediye, park ve bahçe bakımlarında "GÖZ KARARI" veya "TAKVİME DAYALI" bir yaklaşım benimsiyor. Bu durum, bir dizi olumsuz sonuç doğuruyor:

1. Ekonomik Yük: Belediyelerin Boşa Giden Bütçesi

  • Devasa Su Faturaları: En büyük sorunlardan biri. Bitkilerin gerçek su ihtiyacı bilinmediği için genellikle aşırı sulama yapılıyor. Bu da su kaynaklarının israfına ve belediyelerin hanesine yazılan astronomik su faturalarına neden oluyor. Özellikle yaz aylarında bu maliyetler katlanarak artıyor.

  • Yüksek Enerji Maliyetleri: Sulama sistemlerini (pompalar, otomasyon sistemleri vb.) gereğinden fazla çalıştırmak, yüksek elektrik faturaları anlamına geliyor.

  • Kimyasal ve Gübre İsrafı: Düzensiz sulama ve bakımsızlık, bitkileri strese sokarak hastalıklara ve zararlılara karşı daha savunmasız hale getiriyor. Bu durum, bitki sağlığını korumak adına daha fazla gübre, pestisit ve fungisit kullanımını zorunlu kılıyor. Bu kimyasalların maliyeti, hem alımda hem de uygulamada ek bütçe gerektiriyor.

  • Yoğun İş Gücü ve Sürekli Onarım: Saha ekipleri, manuel olarak sorunları (kuruyan veya çürüyen bitkiler, su birikintileri) tespit etmek ve gidermek için daha fazla zaman ve emek harcıyor. Yanlış bakım, bitki ölümlerine ve peyzajın bozulmasına yol açarak sürekli bitki değişim ve onarım maliyetleri yaratıyor.

  • Altyapı Hasarları: Aşırı sulama, zeminde kalıcı su birintilerine, drenaj sistemlerinin tıkanmasına, park içi yolların, kaldırımların veya diğer yapısal elemanların temellerine zarar verebilir. Bu tür altyapı hasarlarının onarımı da belediyelere ek maliyetler getiriyor.


2. Sürdürülebilirlik Sorunları: Çevresel Ayak İzi ve Halk Sağlığı

  • Su Kaynaklarının Tükenmesi: Özellikle kuraklık riski taşıyan bölgelerde, gereksiz su tüketimi, yerel ve bölgesel su kaynakları üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor ve su kıtlığı riskini artırıyor.

  • Toprak Sağlığının Bozulması ve Biyoçeşitlilik Kaybı: Aşırı sulama, toprağın hava ve besin dengesini bozarak sıkışmasına ve köklerin çürümesine yol açabiliyor. Gereksiz kimyasal kullanımı ise topraktaki faydalı mikroorganizmaları öldürerek toprak biyolojik çeşitliliğini ve sağlığını olumsuz etkiliyor. Sağlıksız parklar, yerel bitki ve hayvan türleri için uygun yaşam alanı olmaktan çıkıyor.

  • Artan Karbon Ayak İzi: Su pompalarının çalışması için harcanan enerji ve kimyasal gübre üretimi ve taşınması, karbon emisyonlarını artırarak belediyelerin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşmasını zorlaştırıyor.

  • Ekosistem Hizmetlerinde Azalma: Yeşil alanlar, hava kalitesini iyileştirme, sıcaklıkları düşürme (kentsel ısı adası etkisi), yağmur suyunu yönetme gibi önemli ekosistem hizmetleri sunar. Verimsiz bakım, bu hizmetlerin kalitesini ve miktarını azaltır.

Çözüm: SoilScout Teknolojisi ile Veriye Dayalı Proaktif Yönetim
İşte burada SoilScout kablosuz yeraltı sensörleri devreye giriyor. Parklara stratejik olarak yerleştirilen bu sensörler, kablosuz bir ağ kurarak toprağın farklı derinliklerindeki ısı, nem ve tuzluluk gibi kritik verileri gerçek zamanlı olarak ölçer. Bu veriler, merkezi bir sisteme aktarılarak uzaktan kontrol ve yönetim imkanı sunar. Bu veriye dayalı proaktif yaklaşım, hem belediyelere hem de şehir sakinlerine büyük faydalar sağlar.

1. Ekonomik Faydalar: Akıllı Bütçe Yönetimi

  • Radikal Maliyet Azalımı:

    • Su Tasarrufu: Sensörler sayesinde bitkilerin tam olarak ne zaman ve ne kadar suya ihtiyaç duyduğu belirlenir. Bu, gereksiz sulamayı ortadan kaldırarak %50'ye varan su tasarrufu sağlar, su faturalarını düşürür.

    • Enerji Tasarrufu: Sulama sistemleri sadece gerektiğinde çalıştığı için enerji tüketimi azalır, elektrik giderleri düşer.

    • Azalan Kimyasal Giderleri: Sağlıklı bitkiler, daha az gübre ve kimyasal ihtiyacı duyar. Bu da satın alma ve uygulama maliyetlerinde önemli bir düşüş demektir.

  • İş Gücü Verimliliği ve Optimal Kaynak Kullanımı: Bakım ekipleri, sorunları "göz kararı" tespit etmek yerine, sensör verileriyle nokta atışı müdahaleler yapar. Bu, iş gücünü daha verimli kullanmalarını sağlar ve gereksiz saha ziyaretlerini azaltır.

  • Uzun Ömürlü Peyzaj ve Daha Az Onarım: Bitkilerin ideal koşullarda büyümesi, yaşam sürelerini uzatır ve sürekli bitki değişim ve onarım maliyetlerini ortadan kaldırır.


2. Siyasi Faydalar: Vatandaş Memnuniyeti ve Şehrin İtibarı

  • Artan Vatandaş Memnuniyeti: Bakımlı, canlı ve estetik açıdan çekici parklar, şehir sakinlerinin belediye hizmetlerine olan güvenini ve memnuniyetini artırır. Bu durum, yerel yönetimlerin halkla ilişkilerini güçlendirir.

  • Belediyenin İmajı ve İtibarı: Sürdürülebilir ve modern teknolojiyle yönetilen yeşil alanlar, belediyenin "çevre dostu", "yenilikçi" ve "sorumlu" bir yönetim sergilediğini gösterir. Bu da belediyenin genel itibarını yükseltir ve şehir markasına değer katar.

  • Şehrin Yaşanabilirliği: Yeşil alanların kalitesinin artması, şehrin genel yaşanabilirlik endeksini yükseltir ve şehri daha çekici bir yaşam alanı haline getirir.

  • Kaynakların Akılcı Kullanımı: Kamu kaynaklarının (su, elektrik, insan gücü) etkin ve şeffaf bir şekilde kullanılması, mali sorumluluk bilincini gösterir ve kamuoyunda olumlu bir algı oluşturur.


3. Çevresel Faydalar: Geleceğe Yatırım

  • Su Kaynaklarının Korunması: Bilinçli ve hedefe yönelik sulama, değerli tatlı su kaynaklarının korunmasına doğrudan katkı sağlar, su kıtlığı riskini azaltır.

  • Toprak Sağlığı ve Biyoçeşitlilik Artışı: Optimal nem seviyeleri ve azalan kimyasal kullanımı, toprağın doğal yapısını ve mikroorganizma dengesini korur, bitki çeşitliliğini ve genel ekosistem sağlığını destekler.

  • Karbon Ayak İzinin Azalması: Düşük su ve enerji tüketimi, dolayısıyla düşük karbon emisyonları, belediyelerin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur. Bu, şehrin çevresel sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumludur.

  • Daha Temiz Hava ve Serin Şehirler: Sağlıklı ve gür yeşil alanlar, hava kalitesini iyileştirir, toz ve partikülleri emer. Aynı zamanda "kentsel ısı adası" etkisini azaltarak şehirlerin yaz aylarında daha serin kalmasına yardımcı olur.


4. Sosyolojik Faydalar: İnsan Odaklı Şehirler

  • Artan Yaşam Kalitesi ve Esenlik: Bakımlı parklar, şehir sakinlerinin dinlenebileceği, sosyalleşebileceği ve spor yapabileceği keyifli ve güvenli alanlar sunar. Bu, genel yaşam kalitesini ve şehirdeki mutluluğu doğrudan artırır.

  • Fiziksel ve Zihinsel Sağlığın İyileşmesi: Yeşil alanlar, fiziksel aktiviteyi teşvik eder, stresi azaltır ve ruh halini iyileştirir. Düzenli ve güzel parklar, insanların daha fazla dışarıda vakit geçirmesine teşvik ederek toplum sağlığını olumlu yönde etkiler.

  • Toplumsal Bağların Güçlenmesi: Parklar, farklı yaş, kültür ve demografik gruplardan insanların bir araya gelip etkileşim kurduğu, sosyalleştiği ve topluluk duygusu geliştirdiği önemli mekanlardır. Bakımlı parklar, bu tür sosyal etkileşimleri teşvik ederek toplumsal uyumu ve bağları güçlendirir.

  • Estetik Keyif ve Şehir Kimliği: Güzel ve bakımlı parklar, şehir sakinlerinde bir aidiyet ve gurur duygusu yaratır. Şehrin estetiğine katkıda bulunarak, kentsel kimliğin bir parçası haline gelirler.

  • Çocukların Gelişimi ve Doğa ile Bağlantı: Güvenli ve çekici park alanları, çocukların açık havada oynaması, keşfetmesi ve doğayla bağlantı kurması için elzemdir. Bu, onların fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişimleri için hayati öneme sahiptir.

  • Engelsiz Erişim ve Kapsayıcılık: İyi bakılmış parklar, herkes için erişilebilir olmalı ve engelli bireylerin de keyif alabileceği alanlar sunmalıdır. Proaktif bakım, bu alanların her zaman kullanıma hazır olmasını sağlar.


Sonuç Olarak; Soil Scout kablosuz yeraltı sensörleriyle kurulan bir network ağı, belediyelerin park ve bahçe yönetimini tamamen dönüştürecek bir adımdır. Bu teknoloji, sadece ekonomik olarak karlı olmakla kalmaz, aynı zamanda belediyelerin siyasi itibarını güçlendirir, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasını sağlar ve en önemlisi, şehirde yaşayan insanların yaşam kalitesini ve mutluluğunu artırarak onlara daha sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre sunar.

Sizce şehirlerimizin bu teknolojik dönüşüme ne kadar hızlı adapte olması gerekiyor?

bottom of page